Üzerine bu kadar fazla görüş bildirilen, bu
kadar farklı bakış açılarıyla sevilen ve eleştirilen bir spor dalı daha yoktur.
Tabii ki futboldan bahsediyorum. Kimilerine göre insanları uyutmak için
kullanılan bir afyon, kimilerine göre insanları birleştiren bir araç,
kimilerine göre sadece spor, bazılarına göre ise 22 kişinin bir topun peşinde
90 dakika koştuğu sonrasında onlarca kişinin üzerine saatlerce konuştuğu
gereksiz bir aktivite. Kadın, erkek, çocuk, genç, yaşlı, zengin, fakir… her
yaştan, her kesimden takipçisi olan, gelişmelerini bütün dünyanın
konuştuğu büyük bir "Pazar"futbol artık.
Futbolcusundan, teknik direktöründen,
kulüplerinden, malzemelerinden, kulüp çalışanlarından, futbol stadyumlarından,
yayınlarından, yayın sonrası teknik analizlerinden; kısacası içerisinde
barındırdığı her şeyden milyonlarca para kazandıran, çok büyük bir sanayi artık
futbol.
İşin teknik ve taktik tarafı bir yana, maç
önceleri ve sonrasında yapılan yorumların bile ayrı bir piyasa oluşturduğu zamandayız. Televizyon yayınları dışında Youtube kanalları aracılığıyla
başlayan internet yayıncılığınında devreye girmesiyle bu işi bilen bilmeyen
yüzlerce uzman barındıran bir piyasa var artık.
Eski futbolcular, eski hakemler, eski yöneticiler,
menajerler, takım muhabirleri( ki artık
hepsi birer amigo gibi konuşuyor), kanal yöneticileri… hepsi birer uzman, hepsi
birer futbol dahisi. Bütün vaktini takımla birlikte geçiren, antrenmanların
tamamını canlı izleyen, analizler yapan teknik ekibin kararlarını her yönüyle
eleştiren, işi biraz daha ileri götürüp karakter analizleri yaparak, kişilerin
özel yaşamları hakkında dahi ileri geri konuşmaktan geri durmayan yorumcuları
barındıran formatların reyting oranlarının yükselmesi ile futbol yorumculuğu ve
programları başka bir boyut almış durumda.
Peki biz izleyiciler olarak ne istiyoruz?
Tabii ki her formatın izleyicisi ve seveni var. eğer bu soru üzerinden
gidilirse doğruyu bulmaktan ziyade reyting oranlarını yükseltmekle kalırız.
Peki doğru para kazandırmıyorsa ne yapmalı?
Uzun vade için konuşursak doğrunun
para kazandırdığını herkes kabul edecektir. NTVSPOR'un ilk gününden kapanışına
kadar ki süreç incelenirse bu durum daha net bir şekilde farkedilir. Bugün ve
yarından vazgeçip bütün bir geleceği korumaksa amaç izleyici ne istiyor yerine
izleyiciye ne vermeliyiz sorusuyla yayın yapılırsa futbolun en küflü tarafı
çürümeden kurtulmuş olabilir.
Habercilik ve yorumculuk arasında ki farklar
göz önüne alınıp, haber yaparken yorumcu gibi davranılmazsa, yorum yapan
kişiler iyi birer haberci/moderator ile kontrol altında tutulursa daha kaliteli
ve doğru programlar ortaya çıkacaktır. Belki de futbolumuzu istediğimiz
başarılara götürecek adımlardan en önemlisi de bu olacaktır.
Bu doğrulta iki profil incelemek istiyorum.
Ali Ece ve Erbatur Ergenekon.
Şu an 40'lı yaşlara yaklaşmış veya devirmiş
futbol yorumcularının içerisinde genel yorumcu sayısına oranla çok az iyi
eğitimli ve kültürlü insan var, maalesef çok az. Yada maalesef biz bu kadarını ekranlarda
görebiliyoruz. Bunların tek hobisi futbol olmamakla birlikte ikinci bir dili
çok rahat konuşuyor olmaları, dünyayı ve dünya halklarını tanıyor olmaları ile
farklı bakış açıları futbola renk katmakta. Onların futbol sohbetleri sizi
bazen orta çağ klasik eserlerine, bazen bir köşede unutulmuş bir romana, ya da
üzerinde durulmamış bir spor olayına götürüp, futbolun merkezinde insan ve
insani duyguların olduğunu hatırlamanızı sağlıyor. Bir maçta atılan güzel bir
golü, bir şarkının nakaratına benzetebildikleri gibi, kaçırılan net bir fırsatı
güzel bir tabloda ki renklendirmeyle de anlatabiliyorlar. Futbolun içine sanatı
katarak algı seviyenizi ve işin bir top peşinde koşmak diye anlatılan olaydan
biraz daha fazlası olduğunu ispatlar nitelikte yorumlar yapabiliyorlar.
Işte Ali Ece bunlardan biri, belki de en
önemlisi. Net olarak tuttuğu takımı belirtmiş olmasına rağmen, herkes
tarafından sevilmiş biri. Taraftar olduğunu gizlemeyerek, rakiplerine de
saygısını elden bırakmayarak işin zevkli tarafını oluşturan en büyük parçanın
doğru rekabet olduğunu en iyi anlatan isimlerden.
Ofsayt, yok ayağı geride, vücut önde, top tam
çizgiyi geçmemiş, bu açıdan görmek zor, hakem yanlış yerde, oyuncu art niyetli,
elini neresine koyacak adam, niyeti topla oynamak… gibi olmuş bitmiş değiştirilemeyecek
kararlar üzerine saatlerce konuşan, argoyu mümkün olduğunca kullanarak rtük
kurallarını zorlayan, konuştukları anlattıkları olayların içerisinde insan
olduğunu unutan yorumculardan sıkılan izleyici için iyi bir kaçamak noktası Ali Ece.
Pozisyonlar konuşulmasın mı, görüşler
belirtilmesin mi, Ali Ece yapmıyor mu… evet Ali Ece yapıyor. Ve yapılmalı tabii
ki bunlarda. Ama görüşünü belirtir konuyu kapatırsın. Takımın kazanmasını,
kaybetmesini oyuncuların karakteri yerine işin teknik tarafına dayandırıp
yorumlar yaparsın. Kazanmaktaki güzelliğin rakibin kaybetmiş olması olmadığını,
kaybetmekte bile güzel şeyler olabileciğini anlatırsın. Sanatla süslersin,
hikayeleştirirsin. Al sana reyting. Ali Ece gibiler bunu yapıyor.
Erbatur Ergenekon'da ilk ekranlarda görülmeye
başlandığında hadi bakalım dedirtti. Yusuf Kenan Çalık, Erbatur Ergenekon, İsmail Şenol gibi isimler spor ekranına yeni bir soluk getirecek diye
heyecanlandırdılar. Yusuf ve İsmail aynı yolda devam etse de Erbatur biraz
duraklama döneminde sanki. Hem de aralarında en umut veren olmasına rağmen. Çalıştığı
kanalın içerisine girdiği sürecinde bunda etkisi olduğunu atlamamak lazım tabi.
Ama asıl sorun birlikte program yaptığı abileri sanki…
Birlikte program yaptığı veya yapacağı kişileri
seçemiyor olabilir. Ama örnek alacağı, benzeyeceği kişileri seçebilir sanki.
Biz yeni bir Ali Ece performansı beklerken iş biraz Mehmet Ayan'la karışık Serdar Ali Çelikler olmaz umarım…
Hadi Erbatur kanalının yeni yapılanmasıyla
birlikte sende silkelen ve kendine gel. Eyyam yapan, iddialı sözlerle izleyiciyi
kışkırtan, bir pozisyona takılıp papağan gibi aynı şeyleri tekrarlayan yorumcu
yeteri kadar var. Eski futbolcuların da bu işi yaptığını düşünürsek bu tip
yorumcu zaten hep olacak. Sen bize lazımsın. Futbol asla sadece futbol değildir
diyebilmek için sana ve senin gibilere olduğunuz gibi ihtiyacımız var…
Murat Kosova, Yiğiter Uluğ, Ercan Taner, İsmail Şenol, Yusuf Kenan Çalık, Ali Ece, Kaan Kural, Emrah Kayalıoğlu, Mert Aydın, Bağış Erten, Nebil Evren… aklıma gelen diğer spor yorumcuları,
moderatörler. Spor ekranı bunlarla güzel Erbatur. Sende bunlardan feyz al
lütfen..!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder